3 Kasım 2008 Pazartesi
A. Michael Noll
29 Ekim 2008 Çarşamba
Dijital Heykel ve Charles A. Csuri
Kariyerinin ilk dönemlerinde bilgisayarla üretilebilecek olan heykeli bir sanat formu olarak gören Csuri Bilgisayar Grafikleri Araştırma Grubu'nun üyelerinden biri olan Profesör Leslie Miller'ın kodlarını yazdığı kontrol paneli aracılığıyla oluşturduğu 3D heykel çalışmalarından etkilenmiştir. Bilgisayar parametrelerine daha önceden aşina olan sanatçı sonunda heykel çalışması için kendine IBM 7094 adlı bilgisayarı seçer. Numerik olarak kontrol edilebilen yerel bir 3- axis olan bilgisayarıyla mil aracını kontrol etmeyi başarır. Bunun için yardım aldığını ve bunu teknik olarak tek başına gerçekleştiremeyeceğini çünkü çalışmayı hayata geçirebilmek için yeterince donanımlı olmadığını ifade eder. (1964)
Sanatçı bilgisayar grafikleri teknolojileriyle tanışmasının ardından bilgisayar grafikleriyle hareket kazanmış sanat çalışmaları gerçekleştirmiştir. 1967 yılında Belçika, Brüksel'de gerçekleşen 4. Uluslararası Deneysel film Festivali animasyon ödülünü almıştır. İngiltere London'da yer alan The Instutitute of Contemporary Art'da kotarılan Cybernetic Serendibity adlı serginin parlayan çalışmalarından olmuştur. Eserlerinden biri New York Modern Sanatlar Müzesi'nde yer almaktadır.
Bilgisayar animasyonuna dair araştırma çalışmaları uluslararası arenada takdir kazanmış, pek çok televizyon programına davet edilişiyle dijital sanatın günlük hayata taşınması noktasında büyük farkındalıklar yaratmıştır.
Csuri İsviçre, İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya ve Japonya'da çalışmaları üzerine dersler vermiş ve çalışmalarını tanıtmıştır. Etkili çalışmalarıyla dünya üzerinde yüksek bilinirlik sağlayarak dijital teknolojilerle yaratılan sanata dikkat çekmiştir.
21 Eylül 2008 Pazar
Herbert Franke ve Dijital Dönüşümler
Dijital sanat üzerine elimden geldiğince çok sanatçı tanıtmak niyetindeyim. Fakat bazılarının işlerini, bazılarının da yaklaşımlarını öne çıkarmanın doğru olacağını düşünüyorum. Bu sebeple Herbert Franke'yle ilgili yazıyı olabildiğince kısa tutup, işlerinden dikkat çekenleri yayınlamayı tercih ediyorum.
Elektronik sanat çalışmalarının öncülerinden olan Herbert Franke konu üzerinde çalışmalarına 1956 yılındaki “Ossillogramme ile başlamıştır. Aynı zamanda bilgisayar sanatı üzerine kitaplar yazmış ve bilgisayar grafikleri ile bilgisayar sanatı üzerine kapsamlı ilk metinleri üretmiştir. Öncelikle bir fizikçi ve araştırmacı olan Franke hayatı boyunca bilgisayarın üretebileceği görüntü alternatifleri üzerine çalıştı. Franke'ye göre görsellerin yapısı matematiksel çözümlemelerle tanımlanabilirdi. Böylece grafiksel tanımlamaların pratik kullanımı mümkün kılınmış oldu. Kompleks transformasyonların grafik yapılara dönüşümü sağlandı. 1980 ve 1992 yılları arasında arkadaşı Horst Helbig'le ortak çalışmalar yapan sanatçı DIBIAS adında bir resim işleyicisi kullanır. DIBIAS'ı kullanırken hedefledikleri nokta ise matematiğin görselliğini estetik çizgilerle somut hale getirmektir.
Bilgisayar grafiklerinin artistik kullanımının önemi; "grafik görsellerin" dijital sistemlerin en ilginç üretimi oluşundan gelir. Çünkü artık karşımızda yeni methodlara ve yeni fikirlere açılan yepyeni bir alan vardır. Bu yeni aracın çok farklı üsluplara kapılar açması ve bildiğimiz bazı tekniklere aykırı şekillerde sanat üretimine neden olmasıyla pratik ve ekonomik üretim olasılıklarının birleşmesi ise çok daha geniş bir alan yaratmaktadır. Bu dijital grafiklerin boyutlarından biriydi: Sanat - teknoloji - bilim ve günlük yaşam arasında kurulan bağ.
Franke'nin Mondrian serisinden
Franke'nin Einstein serisinden
Franke'nin Einstein serisinden
9 Eylül 2008 Salı
Ben Laposky:Işığı Görsel Melodiye Dönüştüren Adam
Laposky ve Ossilloscope
Laposky harf dizgileri üzerine çalışan, matematikle ilgilenen ve Lowa'da işaretler üzerine bir dükkanı olan, arta kalan zamanlarda ise sanatla uğraşan bir teknik ressamdı. Fütüristik edebiyattan etkilenen Laposky ışıkla resim yapma fikrini tasarladı ve bunu hayata geçirmek için ossilloskopu kullanmaya karar vererek ışığın elektriksel trans dansını yarattı. Ve 1950 yılını takip eden 15 yıl boyunca makinenin ürettiği temel dalgaları oscillonlar adını verdiği zarif ışık ve ritmik ışık tasarımlarına dönüştümek için çalıştı.
Elektrik sinyallerini ekranda çizgilere dönüştüren bir ossilloskop beyin dalgaları ya da bir makinanın titreşimlerine sahip herhangi bir şeyin titreşimlerini ekrana çizgiler halinde yansıtır. Bir çalışmasında Laposky bunu bir orkestranın yarattığı benzeşik melodiler gibi tanımlar. Ve kısa süreli denemeleri için 60-70 adete yakın ossilloskop kullanır. Öncelikle yüksek kaliteli lenslerle ve yüksek kalite filmlerle oluşan görüntüyü fotoğraflar daha sonra renkli filtreler içine adapte ettiği görüntülerle etkileyici renklere sahip çalışmalar yaratır.
Sanatçı elektronik abstract sanat anlayışıyla üretilen görsel ritimler ve hormanileri yani elektronik görsel dalgaları üretmeyi, yine elektronik altyapıyı kullanarak kulak için müzik üretmekle eşdeğer olarak tanımlar. Birisi göz için diğeri kulak için müzik üretmektir. Müzik dinlediğimiz aletlerde kullanılan sintizayzırların görsellerinin üreticisi de aynı dönemde ossillatörlerin varyasyonlarını kullanarak çeşitli yaratıcı işler ortaya koyan Robert Moog'dur.